Ziya Paşa 1825 yılında İstanbul’da doğmuş, devletin önemli görevlerinde bulunmuş, ömrünün son yıllarında yaklaşık iki yıl valilik yaptığı Adana’da 17 Mayıs 1880 tarihinde vefat etmiştir.
Ziya Paşa, kısa denilebilecek bir yaşam sürmüş; ancak bu 55 yıllık kısa yaşamında verdiği eserlerle tarihe iz bırakmış Tanzimat devri şair, devlet adamı ve fikir insanlarımızdan önemli bir kişiliktir.
Ziya Paşa’nın tam adı: Abdülhamid Ziyaeddin’dir.
Bu Ziya Paşa, İstiklal Savaşımızın kahramanlarından ve Mustafa Kemalin de silah arkadaşlarından olup (Büyük Taarruz sırasında Çiğiltepe’yi söz verdiği saatte alamaması üzerine 27 Ağustos 1922 günü intihar eden) kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi büyük komutan rahmetli Albay Reşat Çiğiltepe’nin de babasıdır.
İşte o Ziya Paşa, her devirde vicdan ve us sahiplerinin dillerinden düşmeyen bir şiirinde diyor ki:
“MİLYONLA ÇALAN MESNED-İ İZZETDE SER-EFRÂZ,
BİRKAÇ GURUŞU MÜRTEKİBİN CÂYI KÜREKDİR.”
Ziya Paşa, sanki günümüzde görülen bazı olayların da etkisiyle anlatımı biraz daha canlı olarak örneklenmiş olan bu iki dizesinde bu günkü dille şunu söylüyor:
Milyonla çalanlar yüksek ve şerefli mevkilere yükseltilerek baş tacı edilir,
Birkaç kuruş çalan hırsız ise kürek cezasına çarptırılır.
Daha da açmak gerekirse:
Yüksek ve şerefli mevkilerdeki güçlerine güvenip milyonları çalanlar başı dik, alnı açık dolanırlarken; birkaç kuruş çalan hırsızlar kürek cezasına çarptırılırlar...
Bu dünyada asırlarca süregelen bir durum mudur ve ilelebet böyle mi sürecektir?
Yeryüzünde böyle bir durumun sürgit olmadığı ülkelerin varlığı da elbette biliniyor.
Geçmiş bir zamanda Gaziantep’te baklava hırsızlığı yaptıkları gerekçesiyle 9’ar yıl ceza alan 18 yaş altı dört çocuğun hikayesini hepimiz anımsarız…
Son zamanlarda ise, sosyal medya ve kimi haber kanallarının gündemini işgal eden bazı akçalı suç ihbar, iddia ve itirafları kamuoyunun bilgisine girip ortaya saçıldığı halde, ilgili ve yetkili hiçbir mercide bunların peşine düşecek bir girişimin olmaması şuuru açık her yurttaşın vicdanını yaralamaktadır.
Rahmetli Ziya Paşa, başta andığımız dizelerini günümüzden yaklaşık 150 – 200 yıl önce kaleme almıştır.
Bugün gözümüzün önünde olup bitenlerden, yazılıp çizilenlerden, yapılan yakınma ve itirazlardan da görülmektedir ki; o günlerden bugüne kadar geçen yaklaşık 200 yılda pek çok ülkede geçerli olmak üzere, hak ve adalet adına önemli bir değişikliğin olmadığı anlaşılmaktadır.
Yani bizlerin de dahil olduğu pek çok ülke için devran hep aynı devran!..
Merhum Ziya Paşa’ya bu vesileyle Allah’tan rahmetler diliyorum.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ERDOĞAN
D E V R A N . . .
D E V R A N . . .
Ziya Paşa 1825 yılında İstanbul’da doğmuş, devletin önemli görevlerinde bulunmuş, ömrünün son yıllarında yaklaşık iki yıl valilik yaptığı Adana’da 17 Mayıs 1880 tarihinde vefat etmiştir.
Ziya Paşa, kısa denilebilecek bir yaşam sürmüş; ancak bu 55 yıllık kısa yaşamında verdiği eserlerle tarihe iz bırakmış Tanzimat devri şair, devlet adamı ve fikir insanlarımızdan önemli bir kişiliktir.
Ziya Paşa’nın tam adı: Abdülhamid Ziyaeddin’dir.
Bu Ziya Paşa, İstiklal Savaşımızın kahramanlarından ve Mustafa Kemalin de silah arkadaşlarından olup (Büyük Taarruz sırasında Çiğiltepe’yi söz verdiği saatte alamaması üzerine 27 Ağustos 1922 günü intihar eden) kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi büyük komutan rahmetli Albay Reşat Çiğiltepe’nin de babasıdır.
İşte o Ziya Paşa, her devirde vicdan ve us sahiplerinin dillerinden düşmeyen bir şiirinde diyor ki:
“MİLYONLA ÇALAN MESNED-İ İZZETDE SER-EFRÂZ,
BİRKAÇ GURUŞU MÜRTEKİBİN CÂYI KÜREKDİR.”
Ziya Paşa, sanki günümüzde görülen bazı olayların da etkisiyle anlatımı biraz daha canlı olarak örneklenmiş olan bu iki dizesinde bu günkü dille şunu söylüyor:
Milyonla çalanlar yüksek ve şerefli mevkilere yükseltilerek baş tacı edilir,
Birkaç kuruş çalan hırsız ise kürek cezasına çarptırılır.
Daha da açmak gerekirse:
Yüksek ve şerefli mevkilerdeki güçlerine güvenip milyonları çalanlar başı dik, alnı açık dolanırlarken; birkaç kuruş çalan hırsızlar kürek cezasına çarptırılırlar...
Bu dünyada asırlarca süregelen bir durum mudur ve ilelebet böyle mi sürecektir?
Yeryüzünde böyle bir durumun sürgit olmadığı ülkelerin varlığı da elbette biliniyor.
Geçmiş bir zamanda Gaziantep’te baklava hırsızlığı yaptıkları gerekçesiyle 9’ar yıl ceza alan 18 yaş altı dört çocuğun hikayesini hepimiz anımsarız…
Son zamanlarda ise, sosyal medya ve kimi haber kanallarının gündemini işgal eden bazı akçalı suç ihbar, iddia ve itirafları kamuoyunun bilgisine girip ortaya saçıldığı halde, ilgili ve yetkili hiçbir mercide bunların peşine düşecek bir girişimin olmaması şuuru açık her yurttaşın vicdanını yaralamaktadır.
Rahmetli Ziya Paşa, başta andığımız dizelerini günümüzden yaklaşık 150 – 200 yıl önce kaleme almıştır.
Bugün gözümüzün önünde olup bitenlerden, yazılıp çizilenlerden, yapılan yakınma ve itirazlardan da görülmektedir ki; o günlerden bugüne kadar geçen yaklaşık 200 yılda pek çok ülkede geçerli olmak üzere, hak ve adalet adına önemli bir değişikliğin olmadığı anlaşılmaktadır.
Yani bizlerin de dahil olduğu pek çok ülke için devran hep aynı devran!..
Merhum Ziya Paşa’ya bu vesileyle Allah’tan rahmetler diliyorum.