Bir görüşe göre keşifler ve icatlar merak ve şüpheden doğmuştur.
İnsanoğlu çoğu kez duymak istediği seslere kulak verir, yine genellikle görmek istediği yöne bakar ve pek çok ayrıntı arasında sadece görmek istediğini görür.
Bu bakımdan yürüdüğümüz yolda ve bulunduğumuz ortamda genellikle çevreye bakıp geçerken pek çok ayrıntının farkına varmayız.
Buradan nereye varmak istiyorum?
İnancımız konusundaki kabullerimize göre; İslam Dini’nin esaslarının temeli ve tek kaynağı Kur’an’dır.
Yani, Kur’an’da 114 sure olarak tertip edilmiş bulunan vahyin içeriği ve mesajıdır.
Pek çok bilim insanı gibi Prof. Dr. Sinan Canan da diyor ki:
“Esas ayetler dışarıda, yani kâinattadır; inancımızı bugüne göre, tercüme edip okumalıyız.”
Şunu da biliyoruz ki vahiyde yer alan ve mealen; yeryüzünü gezip görmez misiniz, semaya bakarak yaratılmışın bir kusurunu görebiliyor musunuz şeklindeki ayetler de buna işaret eder niteliktedir.
Buradan girerek konumuza örnek olmak üzere; kâinat kitabını okuyan bilim insanlarının bulgularının sadece birisine bakış ve ilgilerimizi çevirmek istiyorum:
Biliyoruz ki insanoğlu yeryüzündeki binlerce gözlem evi ve uzaya gönderdiği dev teleskoplarla kâinat kitabını okumaya çalışmaktadır.
Kâinat ayetlerini okumayı sürdüren bilim insanları; Nisan 2019’da dünyamızdan 53 milyon ışık yılı uzaklıkta ve güneşimizin çapının 6,5 milyar kez büyüklüğünde çapı olan bir kara delik görüntülediler.
Hesaba vurursak ve bir ışık yılının 9 trilyon kilometre olduğunu dikkate alırsak kısaca; 53 milyon kere 9 trilyon ediyor deyip geçmemiz gerek; ancak hesabını hesap makinaları bile almıyor!
Okuyabilen varsa beri gelsin, 477 rakamı ve sağında tamı tamına 21 adet sıfır var. Mesafe 10 üzeri 21 km. Sıralayalım: 477.000.000.000.000.000.000.000 Kilometre.
Yani bilim insanları diyorlar ki: Güneşimizin çapının altı buçuk milyar katı çapında ve elli üç milyon kere dokuz trilyon kilometre uzağımızda olan bir kara delik var.
Sayıları sırasıyla telaffuz edecek olursak: Bir, on, yüz, bin, milyon, milyar, trilyon, katrilyon, kentilyon, sekstilyon, septilyon, oktilyon, nonilyon, desilyon…
Sayıların bu diliyle ifade edecek olursak: DÖRT YÜZ YETMİŞ YEDİ SEKSTİLYON KİLOMETRELİK bir uzaklık.
Bu ne büyüklük ya Rabbim!
İşte bu gerçek, pek çoğumuzun yürüdüğümüz hayat yolunda bakıp geçtiğimiz ve ilgisiz kaldığımız için farkına varamadığımız, bunu okuyan bilim insanlarının bulgularına da ilgimizi vermediğimiz kainat ayetlerinden sadece birisidir.
Bu büyüklüğü algılayıp da yüce var edicinin kudretinin büyüklüğünü teslim etmemek mümkün mü?
İşte bu nedenle; Fatır Suresi 28. Ayetinde anlam olarak deniliyor ki:
“…Gerçek şu ki, kulları içinde ancak alimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. Şüphesiz Allah, karşı konulamaz kudret sahibidir, çok bağışlayıcıdır.”
Şimdi burada alanlarında uzman olan değerli ve yetkin pek çok ilahiyatçının hoşgörülerine sığınarak söylemek istediğim nokta şudur: “İnancımızı bugüne göre” anlamaya çalışıyor iken, kâinat ayetlerini dikkatlerden uzak tutmamalıyız.
Kâinat kitabının sayılamayacak çokluktaki ayetlerinin hiç değilse birkaçını okuyup da bunların gerisindeki yaratıcısının kudretini anlamamak mümkün mü?
Aslında biliyoruz ki; kâinat kitabı mikro ve makro düzeyde bilim insanları tarafından asırlardır okuna gelmektedir. Noksanlığımız ise şuradadır: Bilim insanlarınca yapılan bunca araştırmalar sonucu varılan bilimsel sonuçlar (kainat kitabının okunmasıyla öğrenilen sırlar) sıradan insanların ve özellikle inançlı olduğunu söyleyenlerin yeterince ilgisini çekmiyor!
Kâinat kitabını okuma gayretimiz mutlaka olmalıdır veya bunu yapamıyorsak bile bu kitabı okuyan bilim insanlarının takipçisi olmalıyız.
Bilinmelidir ki; çocuklarımıza anlamadıkları bir dilden kutsal kitabımızı ezberletmekle ve törenler düzenleyip bununla övünmekle amacımıza ulaşamayız.
Bilimin bulgularını göz ardı edemeyiz.
Kâinat kitabını da okumalı ve okutmalıyız!..
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İbrahim ERDOĞAN
KÂİNAT KİTABINI OKUMAK
KÂİNAT KİTABINI OKUMAK
Bir görüşe göre keşifler ve icatlar merak ve şüpheden doğmuştur.
İnsanoğlu çoğu kez duymak istediği seslere kulak verir, yine genellikle görmek istediği yöne bakar ve pek çok ayrıntı arasında sadece görmek istediğini görür.
Bu bakımdan yürüdüğümüz yolda ve bulunduğumuz ortamda genellikle çevreye bakıp geçerken pek çok ayrıntının farkına varmayız.
Buradan nereye varmak istiyorum?
İnancımız konusundaki kabullerimize göre; İslam Dini’nin esaslarının temeli ve tek kaynağı Kur’an’dır.
Yani, Kur’an’da 114 sure olarak tertip edilmiş bulunan vahyin içeriği ve mesajıdır.
Pek çok bilim insanı gibi Prof. Dr. Sinan Canan da diyor ki:
“Esas ayetler dışarıda, yani kâinattadır; inancımızı bugüne göre, tercüme edip okumalıyız.”
Şunu da biliyoruz ki vahiyde yer alan ve mealen; yeryüzünü gezip görmez misiniz, semaya bakarak yaratılmışın bir kusurunu görebiliyor musunuz şeklindeki ayetler de buna işaret eder niteliktedir.
Buradan girerek konumuza örnek olmak üzere; kâinat kitabını okuyan bilim insanlarının bulgularının sadece birisine bakış ve ilgilerimizi çevirmek istiyorum:
Biliyoruz ki insanoğlu yeryüzündeki binlerce gözlem evi ve uzaya gönderdiği dev teleskoplarla kâinat kitabını okumaya çalışmaktadır.
Kâinat ayetlerini okumayı sürdüren bilim insanları; Nisan 2019’da dünyamızdan 53 milyon ışık yılı uzaklıkta ve güneşimizin çapının 6,5 milyar kez büyüklüğünde çapı olan bir kara delik görüntülediler.
Hesaba vurursak ve bir ışık yılının 9 trilyon kilometre olduğunu dikkate alırsak kısaca; 53 milyon kere 9 trilyon ediyor deyip geçmemiz gerek; ancak hesabını hesap makinaları bile almıyor!
Okuyabilen varsa beri gelsin, 477 rakamı ve sağında tamı tamına 21 adet sıfır var. Mesafe 10 üzeri 21 km. Sıralayalım: 477.000.000.000.000.000.000.000 Kilometre.
Yani bilim insanları diyorlar ki: Güneşimizin çapının altı buçuk milyar katı çapında ve elli üç milyon kere dokuz trilyon kilometre uzağımızda olan bir kara delik var.
Sayıları sırasıyla telaffuz edecek olursak: Bir, on, yüz, bin, milyon, milyar, trilyon, katrilyon, kentilyon, sekstilyon, septilyon, oktilyon, nonilyon, desilyon…
Sayıların bu diliyle ifade edecek olursak: DÖRT YÜZ YETMİŞ YEDİ SEKSTİLYON KİLOMETRELİK bir uzaklık.
Bu ne büyüklük ya Rabbim!
İşte bu gerçek, pek çoğumuzun yürüdüğümüz hayat yolunda bakıp geçtiğimiz ve ilgisiz kaldığımız için farkına varamadığımız, bunu okuyan bilim insanlarının bulgularına da ilgimizi vermediğimiz kainat ayetlerinden sadece birisidir.
Bu büyüklüğü algılayıp da yüce var edicinin kudretinin büyüklüğünü teslim etmemek mümkün mü?
İşte bu nedenle; Fatır Suresi 28. Ayetinde anlam olarak deniliyor ki:
“…Gerçek şu ki, kulları içinde ancak alimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. Şüphesiz Allah, karşı konulamaz kudret sahibidir, çok bağışlayıcıdır.”
Şimdi burada alanlarında uzman olan değerli ve yetkin pek çok ilahiyatçının hoşgörülerine sığınarak söylemek istediğim nokta şudur: “İnancımızı bugüne göre” anlamaya çalışıyor iken, kâinat ayetlerini dikkatlerden uzak tutmamalıyız.
Kâinat kitabının sayılamayacak çokluktaki ayetlerinin hiç değilse birkaçını okuyup da bunların gerisindeki yaratıcısının kudretini anlamamak mümkün mü?
Aslında biliyoruz ki; kâinat kitabı mikro ve makro düzeyde bilim insanları tarafından asırlardır okuna gelmektedir. Noksanlığımız ise şuradadır: Bilim insanlarınca yapılan bunca araştırmalar sonucu varılan bilimsel sonuçlar (kainat kitabının okunmasıyla öğrenilen sırlar) sıradan insanların ve özellikle inançlı olduğunu söyleyenlerin yeterince ilgisini çekmiyor!
Kâinat kitabını okuma gayretimiz mutlaka olmalıdır veya bunu yapamıyorsak bile bu kitabı okuyan bilim insanlarının takipçisi olmalıyız.
Bilinmelidir ki; çocuklarımıza anlamadıkları bir dilden kutsal kitabımızı ezberletmekle ve törenler düzenleyip bununla övünmekle amacımıza ulaşamayız.
Bilimin bulgularını göz ardı edemeyiz.
Kâinat kitabını da okumalı ve okutmalıyız!..